Arşiv

Posts Tagged ‘kefren’

Arkeometri: Geçmişi Ölçmek

24 Şubat 2014 2 yorum

 

Temelleri 1958’lerde Oxford Üniversitesinde atılan bu yeni bilim dalı, son on yılda kendisine gerekli oları zemini ancak elde edebilmiştir.

Arkeometri sözlük anlamı itibarıyla arkeolojide ölçme ve değerlendirme gibi kelimelerle ifadelendirilirken, gerçek amacı ve anlamı pozitif bilimlerin sosyal bilimlerle yardımlaşmasıdır. Genel anlamda tarifi arkeoloji ile fizik ve doğal bilim­ler arasında bir ortak yüzey temin etme konusu, arkeometrinin kendisiyle anlam kazanmıştır. İşte bu rol, arkeolojik verileri fiziksel ve kimyasal metotlarla matematiksel modellendirme, istatiksel analizle bilgi edinme ve teknolojik değerlendirilme­lerle hayata geçirilmiştir. Bu anlamda arkeometrinin hayatımıza girmesi ve onunla tanışmamız, ülkemizde 1990’larda mümkün olabilmiştir.

Daha fazlasını oku…

İnsan Irkının Saklı Tarihi

23 Mayıs 2012 27 yorum

İnsanlığın geçmişindeki gizemli olaylarla ilgilenen Avusturyalı tarihi eser araştırmacısı Klaus Dona ile Şubat 2010’da yapılan bir söyleşi ve bu söyleşi sırasında yapılan slayt (saydam) gösterisi bir metin haline getirilmiştir ve aşağıda sunulmaktadır.

Not : Orijinal metinde köşeli parantez içinde resimlerin slayt ekranındaki konumlarını belirten sağ, sol, yukarı ve aşağı gibi yön ifadeleri, metnin çevirisinden sonra resimlerin bu notta konumlandığı şekilde değiştirilmiştir.

BILL RYAN (BR) : Camelot Projesi ve Avalon Projesi’nden Bill Ryan işte karşınızda. Bugün 20 Şubat 2010 ve tekrar Klaus Dona ile bir araya gelmek büyük bir ayrıcalık. Bu video gösteriminde farklı bir söyleşi olacak; çünkü esasında çok az konuşmam gerekecek, belki de hiç gerekmeyecek!

Klaus, tüm dünyada, mantıken “İnsan Irkının Saklı Tarihi” diye adlandıracağınızı düşündüğüm konulara ilişkin olmak üzere kişisel olarak araştırdığı, keşfettiği, incelediği eserler ve olağanüstü olaylar hakkında hazırladığı çok özel, olağandışı ve büyüleyici slayt gösterileri üzerinde işitsel açıklamalar yapacak. Ne dersin, iyi bir özet oldu mu, Klaus?

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Bilinmeyen, Tarih

Sfenks: Arketipik Bir Bilmece

10 Mayıs 2012 5 yorum

Sfenks’in neden yapıldığı artık biraz daha açık. Mısırlı Atlantalılar bu en harika heykelleri­ni, bıraktıkları en eşsiz hatırayı, Işık Tanrıları olan Güneşe adamışlardı.    (Paul Brunton)

Büyük Piramit’i yapanların, piramidin iç kıs­mını yapmak için taş çıkarırken bıraktıkları bir kaya yığını, Keops zamanında, insan başı taşıyan, boylu boyunca uzanmış dev bir aslana dönüştü­rüldü…   (I.E.S. Edwards)

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Bilinmeyen, Tarih

Piramitler Tufan’dan Öncemi İnşa Edildi?..

22 Nisan 2012 19 yorum

Amerika Kıtası’ndan Asya Kıtası’na kadar Dünya’nın birçok bölgesinde rastlanan piramitlerin içinde en fazla ilgi uyandıranları Mısır’daki piramitler olmuştur. Bu nedenle de, Mısır deyince kuşkusuz ki, ilk akla gelen konuların başında, o devasa piramitler gelir… Bu gizemli yapıları gerçekten de alnından ter damlayan ve kırbaç altında zorla çalıştırılan binlerce köle mi inşa etmiştir? Tek parça tonlarca ağırlığındaki dev taş blokları sadece kas kuvvetiyle mi üst üste yerleştirildiler?!… Bu nasıl bir kas kuvvetiydi?!…

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Bilinmeyen, Mu ve Atlantis

Mısır Piramitleri Betondanmı Yapılmış ?..

25 Aralık 2011 4 yorum

Turizm sektörüne milyarlarca dolar kazandıran bu tarihi yapıları “gizemli” tutmak, sadece tur şirketlerinin ve tüccarların çıkarınadır.

Oysa Mısır piramitlerine dair sorular hâlâ gündemde. Bu taşları nasıl kesmişler? Bu koca kaya parçalarını uzak mesafelerden nasıl taşımışlar? Bu taşları yükseğe nasıl kaldırmışlar? Bu taşları mükemmel bir şekilde üst üste nasıl yerleştirmişler?   Bu sorular bugün Mısır piramitleri için sunulan geleneksel teorinin cevaplayamadığı sorulardır. Bildiğimiz (öğretilen) tek şey bu yapının, taş ocaklarında koca kaya parçalarından kesilmiş ve yontulmuş ağır bloklardan yapıldığıdır.

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Bilinmeyen, Tarih

Orion Takım Yıldızı – Eski Mısır İlişkisi

16 Mayıs 2011 2 yorum

https://insanveevren.files.wordpress.com/2011/05/orion.jpg?w=300

Ejiptologlar ve arkeologlar, yıllardan beri piramitlerin yalnızca ve yalnızca firavun mezarı olduğunu iddia ediyorlar. Oysa, I.Ö 2500 dolayında, henüz tekerleği bile bulmadığı varsayılan bir ülkenin, bütün kaynaklarını kullanarak bu devasa yapıları yalnızca firavunlarına gösterişli mezar olsun diye yaptıklarına inanmak zor. Hele Giza’daki üç büyük piramitten söz edince, isler iyice “garip” hale geliyor.

1994 yılında Robert Bauval adlı Belçika asıllı, çocukluğu Mısır’da geçmiş bir mühendisin “Orion Mystery” adlı sansasyonel kitabı yayımlanana dek, dünyanın bu en gizemli üç anıtının niteliğine ilişkin ciddiye almaya değer bir teori atılmamıştı ortaya. Erich Von Daniken’in spekülatif ve fazla hayalci “uzaylı atalar” iddiası, ancak beylik UFO masallarına malzeme oluşturabilecek dayanaklara sahipti. Ejiptoloji ve ortodoks arkeolojinin “piramitler firavun mezarıdır” varsayımları, Mısır’da sonraki dönemde inşa edilen (ve asla Giza’daki 3 piramidin kalitesine erişemeyen) yapılarda “mezar” düşüncesini destekleyecek bulgulara ulaşıldığından ötürü epey sağlam görünüyordu. Aslında ne Khufu’nun, ne Khafre’nin ne de Menkaure’nin piramitlerinde mezar, mumya ya da cesede rastlanmıştı ama bu, yaygın inancı değiştirmiyordu.

Daha fazlasını oku…

Sfenks..?

12 Mayıs 2011 1 yorum

https://i0.wp.com/img223.imageshack.us/img223/6420/sfenks.jpg

Tek sesli ama önce dört, sonra iki, sonra üç ayaklı, yeryüzünde ya da gökyüzünde ya da denizde bundan daha değişken bir şey yoktur. Bu şey ayakları üzerine kalktığında gücü en zayıf, yürüyüşü en yavaştır. SFENKS’İN OİDİPUS’A SORDUĞU BİLMECE.

Sfenksle en çok ilişkilendirilen bilmece, Yunan efsanesinde Oidipus’un çözdüğüdür. Ancak el-Gize’deki piramitlerin yanında duran ve kötü ruhlu Yunan sfenksinin uzaktan akrabası olan Büyük Sfenks’i saran muammaların sayısı Oidipus’a sorulan bilmeceyi çocuk oyuncağı bırakacak kadar çok daha fazladır. Sfenks ne zaman yapılmıştır? Kim, kimin için yapmıştır? İçinde ya da altında gizli odalar var mıdır? Bu soruların muhtemel cevapları, arkeoloji, eski tarih ve jeoloji karışımı içindedir.

SFENKS NEDİR?

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Bilinmeyen, Kültür, Tarih

Orion Takımyıldızı ve İnsanoğlu : Kesişen Geçmiş

05 Mayıs 2011 2 yorum

Orion Takımyıldızı, Ekvator bölgesinde, çıplak gözle bakıldığında dört tanesi dörtgen, Orion kuşağı denilen üç tanesi de bu dörtgen içinde eğik bir çizgi üzerine sıralanmış toplam yedi yıldızdan oluşur. İnsanlık tarihinin yolu, bu takımyıldızı ile bir çok kez kesişmiştir. Neredeyse ilk çağlardan beri her zaman Güneş, Ay, Merkür veya Venüs gibi gözümüzün önündeki gök cisimleri kadar insanlığın dikkatini çekmiştir.
Örneğin neden yapıldığı hala gizemini koruyan ve pek çok spekülasyona konu olan Güney Amerika’da ki Nazca çölünde yere kazınmış çok çeşitli dev figürlerden biri olan örümcek motifinin Orion Takımyıldızının yer küredeki temsili olduğu iddia edilmektedir. Antik Yunan mitolojisine göre Orion, Poseidon’un oğludur. Her zaman köpeği ile gezen büyük bir avcıdır. Yakışıklılığı ve kadınlara düşkünlüğü ile ün salmıştır. Hera’yı kıskandıracak kadar güzel karısını kaybettikten sonra, misafir olduğu Oinopion’un kızı Merope’yi baştan çıkarmaya kalkışmıştı, Oinopion da bunun üzerine onu kör etti. Daha sonra Eos tarafından kaçırılan Orion’u, bakire tanrıça Artemis bir akrebe sokturarak öldürdü. Akrep, ödül olarak burçlar arasında yerini aldı. Orion’a gelince, o da gökyüzünün karşı yanında bir takım yıldız haline gelmiş; köpeği ise Sirius yıldızı olmuştur. Sirius’un aynı zamanda Köpek Yıldızı olarak da anılması bu sebepledir.

Daha fazlasını oku…

Atlantis’in İzinde

04 Mayıs 2011 Yorum bırakın
https://insanveevren.files.wordpress.com/2012/12/atlantis-03.jpg?w=600

ÇOĞU ARAŞTIRMACIYA GÖRE, günü­müzden yaklasık 11.000 yıl önce, Kuzey Afrika, Mısır’ın batısı ve İspanya’dan Kuzey İtalya’ya kadar Avrupa, Atlantis’in egemenli­ğindeydi. Bu büyük kıta, Herakles Sü­tunları’nın batısına (Cebelitarık Boğazı) kadar olan bir bölgeyi kapsıyordu. Atlantisli­ler Deniz Tanrısı Poseidon’un soyundandı. Bu Tanrı, ölümlü bir kadınla birleşmişti. Bir kıta kadar büyük olan ada, adını mitoloji kahra­manı Atlas’tan almıştı. Atlas Poseidon’un oğullarından biriydi.

Tarihi
Atlantis’in bir zamanlar var olduğunu kabul eden araştırmacılara bakılırsa, bu kıtanın tarihi şöyle: Atlantis binlerce yıl bolluk ve zenginlik içinde yaşadı. İçlerindeki Tanrısal özellik kuşaklar boyu sürdü. Erdemden başka her şeyi küçümsediler. Fakat zamanla o Tanrısal özellik yavaş yavaş kaybolmaya başladı. İşte o zaman hırs ve güç tüm benliklerini kapladı.

Komşularla savaş
Atlantisliler Avrupa ve Asya’da bulunan komşularına savaş açtılar. Saldırıya uğrayan­lar, özellikle Yunanlıların önderliğinde karşı
koydular. Bunların başında eski Atinalılar geliyordu. İşte bunun içindir ki, Atlantis konusunu ilk kez ortaya atan kişinin bir Ati­nalı olan İ’.ö. 4. yüzyılda yaşamış Eflatun olması hiç şaşırtıcı değildir.
O zamanlar eski Atina, cesareti ve asker­likteki ustalığıyla ünlüydü. Helenlerin de önderiydi. Bazıları bu birlikten ayrılırlar. Kalanlar ise yalnız başlarına savunmayı üst­lendiler. Atina çok büyük tehlikeler geçirdi. Ama sonunda istilacıları yendi. Bir müddet sonra da Atlantis’te büyük depremler ve sel felaketleri oldu. Atlantis adası da denizin derinliklerinde kayboldu …

Binlerce yıllık arşivler

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Bilinmeyen, Mu ve Atlantis

[Belgesel] Firavunun Sırları: Altın Mumyalar

29 Nisan 2011 Yorum bırakın

Dünya tarihinin gizemli konularından olan firavunlar dünyasına girmeye hazırmısınız…

Buyrun İzleyelim:

1.BÖLÜM

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Kültür, Tarih, Videolar

Tufan Öncesi Çağlara Ait İzler

24 Nisan 2011 2 yorum

Bazı piramitlerin iç kısımlarında inşa edilmiş olan belirli yeraltı galerilerinin duvarlarına, eski bilgeliği ve Tufan Önce­si Uygarlığın kültür kökenlerini. Tufan sırasında kaybolmadan korunabilmesi amacıyla işledikleri birçok tarihçi tarafından belirtilmiştir. Romalı tarihçi Ammianus Marcellinus 4. Yüzyıl’da şun­ları yazmıştır:

“Atalarımızın belirttiğine göre bazı piramitlerin iç kısımlarında in­şa edilmiş olan belirli yeraltı galerilerinin duvarlarına, kadim bil­geliğin Tufan sırasında kaybolmadan korunabilmesi amacıyla kayıtlar işlenmişti.

Daha fazlasını oku…