Arşiv

Archive for the ‘Bilinmeyen’ Category

İlahi Dinlerde Cinler

28 Mayıs 2018 4 yorum

 

https://insanveevren.files.wordpress.com/2018/05/jin1a.jpg?w=595

Cin “Belli başlı dinlerde, zaman, mekân ve sebep-sonuç ilişkisine dayanan maddî dünya ile madde dışı ya da ruhî dünya arasında ilişki sağladığına inanılan varlıklar ya da güçler” diye tarif edilmektedir. Yahudi ve Hıristiyan dinlerinde çoğunlukla iyi varlıklar olarak görülen meleklerin karşısında yer aldıklarına ve kötülüğü simgeleyen şeytan tarafından yönlendirildiklerine inanılmaktadır. Bununla birlikte Batı folklorunda daha zararsız görülen cinler de vardır. Doğuda, eski dinlerde ve yazısız kültürlerde ise bu ayırım daha az belirgindir, cinler kötü olabilecekleri gibi, bazı durumlarda iyi varlıklar da olabilirler.

Daha fazlasını oku…

Druidler ve Periler

07 Mayıs 2018 4 yorum

https://insanveevren.files.wordpress.com/2018/05/druids.jpg?w=595

Kelt Kültürü

Bir soydan çok bir soyla birlikte bir kültür oluşturan Keltler, Kafkas bölgesindeki diğer Hint-Avrupa halkları gibi türedi. Plutarch, Keltlerin Kırım’dan geldikleri görüşünü savunur. Bazıları Balkan yarımadasına dağıldı, diğerleri Alpler’e ulaştı ve sonunda Roma’da toplandılar. Ama oradan kovuldular ve geriye kalanlar Orta Anadolu’ya göç ederek Galatya olarak bilenen ülkeyi kurdular. Diğerleri Danimarka ve Almanya’ya ulaştı, ancak Cermenlerce buradan sürüldüler. Bugünün Fransa, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg’una girenler daha başarılıydı ve başlangıçta Romalıların Galya olarak bildigi Seine ve Garonne nehirlerinin arasında kalan bölgeye yerleştiler. Diğerleri, bugünkü Kuzey İspanya ve Portekiz’e yerleştiler. İspanya, Portekiz, Fransa, Hollanda, Belçika ve Lüksemburg’dan Büyük Britanya ve İrlanda’ya geçtiler.

Daha fazlasını oku…

Eski Dünya’nın Efendileri

22 Haziran 2015 13 yorum

resting_giant_by_merl1ncz-d424veo

Devleri Kim Bilmez, kim tanımaz! Kocaman boyları, korkunç güçleri, çoğunlukla kötü huyları, serüvenleriyle dünya mitolojisini, masal dünyasını, eski destanları doldurmuşlardır. Devleri bilmeyen, tanımayan, anlatmayan ırk yoktur denebilir; devlerden yararlanmayan, onları çarpıcı, korkutucu bir unsur olarak kullanmayan masal, efsane, mitos olmadığı gibi.
Acaba devler neden böylesine yaygın bir unsur olup bütün sınırları aşmış, ilkel toplulukları, eski toplumları, büyük uygarlıkları etkilemişlerdir? Acaba çok eski, adeta unutulan çağlarda devler var mıydı? Acaba mitosların arkasında artık insanoğlunun belleğinden silinip yalnız efsanelere, masallara sığınan bir gerçek mi yatıyor? Ya da, Jung’un tanımlamasıyla, devler düşlerimize giren atalardan kalma hatıralar, ilk örnekler, büyük görüntüler midir?

Daha fazlasını oku…

Kutsal Sayılar

21 Haziran 2015 9 yorum

Kutsal_Sayilar

Annemarie Schimmel’in “Tanrı’nın Yeryüzündeki İşaretleri” adlı kitabından “Kutsal Sayılar” bölümü.

Keyifli Okumalar.

Zaman ve mekan sayılarla ölçülür; İslam da bütün dinler gibi belli sayıların önemi üzerinde durmuştur ve pek çok durumda Pisagorcu düşünceleri izleyerek vurgu özellikle tek sayılara yapılmıştır. Tek sayılara (bunlar eril kabul edilmişlerdir, buna karşın çift sayılar dişildir ve olumsuz çağrışımlarla doludur) ilişkin Pisagorcu tercih, İnnellahe vitrun, yuhibbu’l-vitre, “Allah tektir, teki sever” deyişiyle yansıtılmıştır. Bu nedenle pek çok davranış, üç veya yedi gibi tek sayılarla ifa edilir.

Daha fazlasını oku…

Devlerin Dansı

02 Ocak 2015 5 yorum

Stonehenge 1

 

Tepegözler Mimarisi

Neolitik (Cilalı Taş Çağı) insan inşaatçılığa, iri, oyulmamış kayalarla başladı ve bu kayaları harç ya da benzer bir şey kullanmaksızın birbirinin üzerine oturttu. Cilalı Taş Çağı’nın sonları ve onu izleyen Bronz Çağı’nın başlangıcın­da bu tür mimari oldukça gelişti. Bu kaba taştan anıtlar, dünyada görülen en olağanüstü yapıların arasında yer alır, çünkü:

Taşları bu yapıların olduğu yere taşımak ve birbirinin üzerine oturtmak için büyük bir yaratıcılık kullanılmış olmalıdır.

(Tepegözler (Kikloplar): Klasik mitolojide “Titanlar” ve “Kikloplar” (Cyclops) olarak iki ayrı dev ırkından söz edilir. Kikloplar Türk Mitolojisinde “Tepegöz” adıyla geçer. Kiklopların üç türünden biri de “duvarcı Kikloplar” adını taşırlar ki kökenleri Anadolu’nun Likya bölgesi olarak gösterilir.)

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Bilinmeyen, Tarih

Psişik Tedavi

12 Aralık 2014 3 yorum

Samanizm

 

Doktorlar hastaları yüzyıllardır fiziksel ve psişik (Ruhsal) ilaç ve tedavilerin yardımıyla iyileştirmişlerdir. Ancak modern çağda batı medeniyetinin büyük bir kısmı tedavinin ruhsal boyutuna gösterdiği ilgiyi azaltmıştır. Aslında tüm iyileşmelerde mutlaka bir oranda ruhsal iyileşme söz konusu olsa da, iyileşme sürecinde zihnin işlevine verilen önem gittikçe azalmıştır. Bunun görünürdeki en büyük sebebi, batı medeniyetinin hastalıklarla fiziksel mücadelede çok ileri aşamalara gelip pek çok hastalığı etkisiz hale getirmesidir.

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Bilim, Bilinmeyen

Ele Geçirilemeyen Efsane: Oak Adası Hazinesi

19 Mayıs 2014 15 yorum

Orada olduğu biliniyor fakat çıkarılamıyor

1795 yılında Kanada’da Oak Adası’nda gömülü bir hazinenin bulunduğu söylentisi duyuldu. O günden beri define avcıları, hazineyi bulmak için yaşamlarını ve servetlerini harcadılar. Aşağıda, sarfedilen çabaları ve definenin neden bulunamadığı anlatılıyor.

1795 Yılının bir yaz günü, Daniel McGinnis adlı 16 yaşında bir delikanlı, Mahone Körfezi’ni kanosuyla geçiyordu. McGinnis, Nova Scotia’nın güney kıyısındaki Mahone Körfezi’nde bir adada kıyıya çıktı. Körfezin güneydoğu kıyısı açıklarındaki bu adayı neden seçtiğini kendisi de bilmiyordu. Çünkü, yakında başka adalar da vardı. Belki de, McGinnis adanın farklılığından etkilenmişti. Oak (Meşe) Adası, adını, tüm adayı kaplayan sık kızıl meşe ormanından almıştı.

 

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Bilinmeyen, Tarih

Mitolojiden Gerçeğe Doğru: Atlantis Efsanesi

21 Nisan 2014 7 yorum

 

Bugün Atlantis, şairler, romantikler, hayalperestler için yitirilmiş bir cennet, keşfedilmemiş bir El Dorado, mükemmel bir ütopya… Yarın bilimin konusu olacak mı?

Keşfedilmemiş El Dorado

Atlantis efsanesi, tarih bo­yunca meydana gelen değişikliklerden fazla etki­lenmedi. Platon, doğumundan 9000 yıl önce var olmuş ve yanardağ patlamasıyla suya gömül­müş Atlantis’i zengin biçimde betimlemişti. O zamandan beri, Atlantis uygarlığı pek çok yazarın, şairin, ressa­mın ve bilim adamı­nın hayallerini süsle­di. Atlantis’in gerçek bir ülke olduğunu öne süren 70’ten faz­la kitap var. Bunların arasında, 17. yüz­yılda yaşamış İngiliz filozof Francis Bacon’ın Yeni Atlantis adlı kitabını özellikle anmak gerekiyor. Bacon, Atlantis’i Kuzey ve Güney Amerika ile ilişkilendirmişti.

Daha fazlasını oku…

Yeryüzü Gizemleri

06 Nisan 2014 Yorum bırakın

 

Dünyanın pek çok yerinde eski kültür ve medeniyetlerin kalıntılarına rastlanabilir. İngiltere, büyük taş kütleleriyle oluşturulmuş çemberler ve binlerce yıllık geçmişe sahip diğer yapılarıyla bu konuda oldukça şanslı bir ülkedir. Amerika’da da Arizona’daki kaya evleri gibi tarih öncesi kültürlere ve kızılderili kültürlerine ait kalıntı örneği çoktur. Güney Amerika’da ise Eric von Daniken’in dünyadışı varlıklar tarafından yapıldığını düşündüğü millerce uzunluktaki Nazca Çizgileri dikkat çekicidir, ilginç olan şey eski çağlardan kalma bu tür gizemli yapıların günümüzde hala insan zihnine meydan okuyor olmasıdır. Yerküre gizemleri araştırmaları arkeolojinin mistik kız kardeşidir, bununla birlikte gücünü farklı kollardan alır.

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Bilinmeyen, Tarih

Arkeometri: Geçmişi Ölçmek

24 Şubat 2014 2 yorum

 

Temelleri 1958’lerde Oxford Üniversitesinde atılan bu yeni bilim dalı, son on yılda kendisine gerekli oları zemini ancak elde edebilmiştir.

Arkeometri sözlük anlamı itibarıyla arkeolojide ölçme ve değerlendirme gibi kelimelerle ifadelendirilirken, gerçek amacı ve anlamı pozitif bilimlerin sosyal bilimlerle yardımlaşmasıdır. Genel anlamda tarifi arkeoloji ile fizik ve doğal bilim­ler arasında bir ortak yüzey temin etme konusu, arkeometrinin kendisiyle anlam kazanmıştır. İşte bu rol, arkeolojik verileri fiziksel ve kimyasal metotlarla matematiksel modellendirme, istatiksel analizle bilgi edinme ve teknolojik değerlendirilme­lerle hayata geçirilmiştir. Bu anlamda arkeometrinin hayatımıza girmesi ve onunla tanışmamız, ülkemizde 1990’larda mümkün olabilmiştir.

Daha fazlasını oku…

Kader DNA’nın Neresinde?

23 Şubat 2014 8 yorum

DNA’larımızın içinde ne zaman kanser olacağımızı, ne zaman hastalanacağımızı, ne zaman iyileşeceğimizi belirleyen gizli şalterler var! DNA’da  gizli temel bir komut sistemi olduğu ve işe yaramadığı sanılan hurda DNA’ların, asıl genleri programladığı ortaya çıktı.  

DNA ve Genler

Hücrelerimizde çok sayıda DNA taşırız. Genetik bilgi bir dil gibidir. Alfabemizdeki harfleri bir araya getirerek kelimeleri, sonra da kelimeleri birleştirerek cümleleri, sonra paragrafları ve kitapları yazarız. DNA’da:

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Bilim, Bilinmeyen

Ergenekun’un Yeri

09 Şubat 2014 1 yorum

Eski Türk yurdu ve coğrafyası üzerine şimdiye kadar çok değişik fikirlerin ortaya atıldığı bir gerçektir. Yani Türklerin ana yurdu meselesi çok tartışılmış ve hâlâ da tartışılmaya devam ediyor. Biz de, zaman zaman çeşitli yazılarımızda ve kitaplarımızda kısmen de olsa bu konu üzerinde durmaya çalıştık.228 Bununla beraber eski Türk vatanı veya ana yurdu hususunda bizim görüşümüz Selenge ve Orkun Irmakları kıyıları olması gerektiği yo­lundadır.229

Kaynak:

Türk Destanlarına Giriş, S. 155-159

Prof. Dr. Saadettin Gömeç

Daha fazlasını oku…

Babil Kardeşliği

19 Ekim 2013 12 yorum

BABİL KARDEŞLİĞİ

İngiliz araştırmacı yazar David Icke’ye göre Sümer toplumunun gelişmesi ve en üst seviyeye çıkması, Mars’tan geldiği iddia edilen Aryan ırkın, Kafkas dağlarından Orta­doğu bölgesine doğru ilerlemesi ile mümkün olmuştu. Ger­çekten de Sümer, Mısır ve Indus Vadisinde aniden çok ile­ri uygarlık seviyesinde toplumlar ortaya çıkmıştı.

Bugün dünyayı kontrol eden kardeşlik örgütlerinin köke­ni Babil’in Aryan rahiplerine kadar uzanmaktadır.

Eski yazılara ve efsanelere göre, Babil’in kurucusu Nemrud’du. Güçlü Tiran Nemrud, bir dev olarak tasvir edilir. Arap inançlarına göre, Baalbek (Lübnan) deki herbiri 800 tonluk üç taşı ve ilginç yapıları inşa eden veya ettiren Nemrud’du. Nemrud ve karısı Kraliçe Semiramis “Titan­lar” diye bilinen bir kan bağından geliyorlardı. Bu devler veya Titanlar ırkı, Nuh’un soyundan geliyordu. Enoş kitabında tasvir edilen bebek, aşırı beyaz teni ile “Gözetleyici insan melezi” bir yaratıktı.

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Bilinmeyen, Tarih

Kara Divan – Karanlık Zamanlar Kayıp Uygarlıklar

13 Mayıs 2013 11 yorum

Karanlık Zamanlar Kayıp Uygarlıklar

Bu kitabın içeriği geçmişle alakalı. Tek bir geçmiş mi var, geçmiş sabit mi; hepsini biliyor muyuz? Bize göre geçmişin büyük bir kısmı kurgu, yani karanlık zamanlar, kayıp uygar­lıklar. Bir önceki yüzyıla kadar Truva’nın bile Atlantis gibi sadece efsane olduğu düşünülüyordu. 1868’de Alman Heinrich Schliemann tarafından yapılan kazılar sonucu Truva’nın gerçek olduğu anlaşıldı.

Mısır dili ve tarihi üzerine çalışmalar henüz iki yüz yıllık. Sümer tabletleri üzerine yapılan çalışmalar da bir yüz yıl öncesinden günümüze kadar ancak yoğunlaştı. Bunları söylü­yoruz çünkü tarihin derinliklerinin aydınlanmış olmamasın­dan dolayı, ‘bu kesin doğru diye kabul etmememiz lazım.

Tarih konusunda şunu bilmeliyiz;

Daha fazlasını oku…

Osmanlı’da Cadılar Vampirler ve Büyücüler

20 Aralık 2012 17 yorum

https://insanveevren.files.wordpress.com/2012/12/timthumb-php.png?w=630

Evliya Çelebi’nin Anlatımıyla; Osmanlı Devrinde Cadılar, Vampirler, Tıslımlar ve Büyücüler

Her konuda anlatacak bir hikâyesi olan Evliya Çelebinin elbette “sihir”, “büyü” ve “cadılar” hakkında da anlatacak bir şeyleri vardır. Seyahati boyunca karşılaştığı pek çok egzotik hikâyeyi,  şahit olduğu tılsım, cadı, büyü, büyücü olaylarını ve gözlemlediği doğaüstü varlıkları eserinde anlatır.

Kendinden önceki tılsım ve efsanelere atıfla tecrübe ettiği bu hadiseleri yorumlar.  Hatta bilinen en eski “Vampir” hikâyelerinden birini onun naklettiği, bu yönüyle klasik “Drakula” öykülerine temel teşkil ettiği konusunda tüm tarihçiler hemfikirdir.

Evliya Çelebi Seyahatnamesinin çeşitli bölümlerinde “harikulade hadiseler”  dediği bu olaylara dair pek çok değişik anlatımlar yapar.

Daha fazlasını oku…