Arşiv

Posts Tagged ‘ufo’

[Belgesel] Antik Uzaylılar

28 Ekim 2011 7 yorum

https://i0.wp.com/jonturk.com/wp-content/uploads/2011/10/maya.jpg

Geleneksel arkeoloji ve tarih piramitlerin eski Mısırlılar tarafından ilkel aletler kullanılarak yapıldığını anlatır. İtalya´daki antik mağara çizimlerinde görülen karakterler, törensel giysiler içindeki eski insanlar olarak tanımlanırlar. Özetle geleneksel arkeolojiyi savunanlar geçmişin fantastik açıklamalarla anlatılmasından hoşlanmamaktadırlar. Ama “Mısırlılar´ın Piramitler´ini başkaları yapmış olamaz mı?”, sorusunu yine de sorabiliriz. Bu bizim hakkımızdır. Mağaranın duvarına bakar ve sorarız; “Resimdeki insan uzay giysisi giymiş bir insanımsı olabilir mi?” Geleneksel arkeolojinin göründüğü kadarıyla, bu bulmacaları çözmeye yönelik bir çabası ya da niyeti yoktur, ama dünyanın her yerinde gözardı edilen veya görmezliğe gelinen kesin ve bilimsel kanıtlara karışmış ve bir olayın olmadığı tarihte gösterildiği (anakronizm) örnekler gerçekten vardır. Örneğin antik çağlardan kalma piller, kablolu floresant ampuller, Sümer kökenli rafineriler söz konusu edilmektedir.

(Antik Astronotlar ve Arkeo Astronomi)

Buyrun İzleyelim:

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Bilinmeyen, Videolar

UFO Nedir Ne Değildir ?..

16 Ekim 2011 3 yorum

https://i0.wp.com/www.thelivingmoon.com/43ancients/04images/Earth/Eyes/Lenticular_UFO_001.jpg

Kaynak:www.bilinmeyen.com/node/244

UFO’LAR NE OLABİLİRLER?

Artık daha net yaklaşımların yapıldığı dönemdeyiz.. 2012 yılına doğru bizi önemli sürprizler bekliyor… UFO´lar torunlarımızın torunları olabilirler mi? Roswell Kazası filmini yakın bir dostumla tartışıyorduk. Bana, bunların gerçekten doğru olup olmadığını sordu. Entellektüel düzeyi yüksek olan dostumun dahi endişeleri vardı ve pek de inanmak istemiyordu. Elbette ki, haksız sayılmazdı fakat olayın perde arkası görebilecek kadar bilgiye ulaşması da mümkün değildi. Öyleyse, ortaya belli bir konuyu yeterince araştırma ve bilgilenme gereği çıkıyordu. Aslında, Türk toplumunun yeterince her konuda bilgilenmesine hala belli kafaların karar verdiği gerçeğini kabullenmemiz de artık şart.

Daha fazlasını oku…

Şeytan Mezarı Olayı

14 Ekim 2011 8 yorum

https://insanveevren.files.wordpress.com/2011/10/tian1.jpg

(Temsili resim)

Yakın bir tarihe kadar UFO gözlem raporları özellikle ABD’den ve Büyük Britanya’dan gelirdi. Ufolojistlerin ve diğer ilgili kişilerin bildiği üzere bir dünya dolusu bilgi Komünizmin gizlilik perdesi ardında gizleniyordu.

Rus askeri birimleri, KGB ve Rus Hükümeti buna UFO aktiviteleri de dahil olma üzere her çeşit bilgi üzerinde sıkı bir gizlilik uygularlar.

Glasnost sayesinde bunlar değişti. Bugün, UFO araştırmacıları ve bilim adamları internet üzerinden yada MUFON gibi organizasyonlar sayesinde bilgi alışverişi yaptıklarında eski Sovyet Cumhuriyetlerinden de bilgiler gelmektedir.

Daha fazlasını oku…

Aert De Gelder ve Vatikan

14 Ekim 2011 Yorum bırakın

https://insanveevren.files.wordpress.com/2011/10/aert1.jpg

Yukarıdaki tablo (ayrıntı) Flamen sanatçı Aert De Gelder’e aittir ve 1710 yılında yaptığı “The Baptism of Christ”adlı tablo halen Cambridge’deki Fitzwilliam Müzesi’nde sergilenmektedir.

Aert De Gelder’in yaptığı ilk resimler bulanıktı ve vermek istediği mesaj tam olarak anlaşılamıyordu. Gelder de Monet’e benzeyen sert darbeli sanatıyla tanınsa da, kendi sitilinin ötesinde sanatının daha iyi bir sunumunu bulmak için sürekli araştırmalar yaptı ve zamanla kendini geliştirdi.

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Bilinmeyen, Tarih

Condon Raporu

23 Haziran 2011 Yorum bırakın

Hava Olayları Ulusal Araştırma Komitesi’nden Albay Donald Keyhoe ve diğerleri Hava Kuvvetlerinin UFO’larla ilgili gerçekleri örtbas ettiğini ve halktan gizlediğini duyurmaya başlayınca UFO tartışmalarını takip eden insanlar için sadece iki olasılık kaldı: Blue Book araştırmacıları ya fazla zeki değillerdi ve tembellerdi ya da hükümetin gizlediği bir şeyler vardı.

Gerçek uzakta değildi. Blue Book X-Dosyaları’vârî doğasına rağmen aslında halkla ilişkiler masasından farklı bir şey değildi. Proje çoğu kez bir yetkili bir kaç çavuş ve bazı sekreterler tarafından idare edilmekteydi. Dayton Ohio’daki Wright-Peterson Hava Üssü’nde bulunan Blue Book karargahına uzak yerlerden bildirilen raporları incelemeleri için bazen yerel hava üslerinden araştırmacılar aranırdı fakat proje birimi tarafından görevlendirilmiş büyük bir ajan ordusu bulunmamaktaydı. Bu tür ayrıntılı bir operasyon yapmak için ne resmi bir girişim yapılmış ne de bütçe ayrılmıştı. Eğer Blue Book’un görevi sona erdiyse bu gerçeği saklamak için gizli bir gündem oluşturulmasından değil zaman kaynak inisiyatif ve uzmanlık eksikliğinden kaynaklanıyordu.

Daha fazlasını oku…

Mavi Kitap Projesi (Project Blue Book )

18 Haziran 2011 3 yorum

Başında Edward J. Ruppelt’ın bulunduğu Mavi Kitap Projesi Amerikalılar’ın UFO fenomeni üzerine yapılmış incelemelerinin en ünlüsü oldu. Mavi Kitap Projesi’nin üç resmî amacı şunlardı:
UFO gözlemi tanıklıklarının hepsi için bir açıklama bulmak.
A.B.D.’nin güvenliği konusunda UFO’ların bir tehdit oluşturup oluşturmadığını saptamak.
UFO’ların A.B.D.’den daha ileri, yararlanılabilecek bir teknolojiye sahip olup olmadıklarını saptamak.

Bu amaçlara bir de, ileride, siyasi yorumlara cevap vermek üzere Mavi Kitap Projesi soruşturmacılarını konunun bilimsel yanından vazgeçmeleri için birçok kez zorlayacak olan hükümet sözcüsünün rolü eklendi.

Daha fazlasını oku…

Evrende Zeki Hayat

29 Mayıs 2011 Yorum bırakın

Canlılık konusu, aslında dünyayla sınırlı bir olgu değildir. Genel anlamda canlılık konusu evrensel bir olgudur. Bunu dünya gibi, evrende toz zerresi kadar olan bir uzaysal obje ile sınırlamak çok dar bir görüş olur. Çünkü bugüne kadar yapılan araştırmaların sonucunda elde edilen bilgiler, belgeler, gözlemler ve araştırmalar bunu söylemektedir. Kısaca uzaysal bilgilerimizi hatırlayacak olursak Galaktik ölçüleri veya Güneş sistemi ile ilgili ölçüleri göz önüne getirirsek bir de dünyanın boyutlarını göz önünde tutarsak görürüz ki, şu an üzerinde yaşadığımız dünya gezegeni bu boyutlar ölçüsünde hemen hemen hiç durumunda kalmaktadır. Dolayısıyla bu küçücük ölçüler içine canlılık gibi evrensel bir olguyu sığdırmak, sıkıştırmak ne kadar doğru olur? Çünkü şu anda dünya dışı canlılıkla ilgili pek çok belge, gözlem, araştırma ve hatta tarihsel bulgular bulunmaktadır. Bu bilgiler ışığında ortaya çýkan sonuç Evrende yalnız olmadığımız yönündedir. Dünya dışı canlılık konusu bir olasılık değildir. Dünya dışı canlılığın yaygınlığı söz konusudur. Evrenlere dağılmış olması söz konusudur. Hatta çok değişik şuur düzeylerindeki varlıklar evrenlere yayılmış vaziyettedir.

Daha fazlasını oku…

NASA ve Uzaylılar !

24 Mayıs 2011 2 yorum

1 Aralık 2010 tarihinde Amerikan uzay ajansı NASA, kendi web sitesinden yaptığı açıklamada, 2 Aralık 2010 saat 21.00’de, Dünya dışı yaşamın kanıtlarının araştırılması konusunda önemli sonuçları olacak bir astrobiyolojik bulguyu tartışmak için Washington’da bir basın toplantısı düzenleyeceğini açıklamıştı. NASA’nın bu duyurusu özellikle internet dünyasında büyük heyecan yaratmış ve “dünya dışı yaşam”a ilişkin bilimsel bir bulgunun açıklanacağı, hatta “uzaylıların varlığının” ortaya konacağı gibi beklentiler doğurmuştu. Fakat sonuç ne oldu? NASA, Kaliforniya’da bir gölde, bir bakteri türünü bulduğunu; bu bakterinin arsenik içinde yaşayabildiğini ve bunun da “yaşam için fosfor şarttır” savını tamamen çürüttüğünü açıklayacağını belirtti.

Daha fazlasını oku…

Rahimdeki Evrenden Tüm Evrene Yolculuk

20 Mayıs 2011 3 yorum

https://i0.wp.com/arsiv.ntvmsnbc.com/news/281480.jpg

Discovery channel’da bir programda, kutup ayısının rahminde 2 sene spermleri saklayabildiğini gördüm. Hayvan kendisini istediği zaman dölleyebiliyor. Araştırmacılar bunun elektronik mikroskopta filmini çekmişler. Yumurta bir güneş gibi küre ve parlak, spermler ise etrafında dönen yıldızlar gibiydi. Birden aklımda neden olmasın, Allah evreni nasıl yaratmıs, bir insanın yada memelinin içinde bile koskoca bir evren saklı diye düşündüm. Daha sonra aynı gece birden ışıklar parladı beynimde ve onların atoma benzediğini buldum. Atomdan gezegenlere ve onların etrafındaki uydularına, oradan güneş sistemimize, oradan galaksilere, galaksiden de evrene baktım. Evrenle insan kromozomlarının benzerliği, kandaki alyuvar ve akyuvarların benzerliği kafama takıldı. Her şey muazzam bir şekilde, tüm evrenin ve her şeyin atomlardan meydana geldiğini gösteriyordu.

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Bilinmeyen

Bob Lazar ve 51. Bölge

19 Mayıs 2011 6 yorum

1965′ te çekilmiş bir fotoğrafta 51.Bölge

(http://www.dreamlandresort.com/area51/groom1960s.html)

BOB LAZAR

1989 yılında Bob Lazar adında bir fizik mühendisi, Las Vegas televizyon istasyonlarından biri olan KLAS’da bir basın açıklaması yapmış ve S4 Bölgesi’nde UFO’ları yeniden oluşturmayla ilgili mühendislik projesinde görev almış olduğunu iddia etmişti. Ufoların yerçekimini itici güç sistemine dayalı motorları üzerinde çalışmalar yaptığını söyledi. Bunların güç kaynakları bir anti-madde reaktörüydü.

Lazar orada kendisine gösterilen uzay aracın bizim medeniyetimizden binlerce yıl daha gelişmiş seviyede bir teknolojiye sahip olduğunu ancak görünüşe göre bizlerden daha kısa varlıklar için yapıldığını vurgulamıştır. Lazar açıklamalarına ayrıca adı geçen bölgede dünya dışı varlıklara ait 9 adet disk şeklinde uzay aracı olduğunu da eklemişti:

Bu disklerden bir tanesi İsviçreli Eduard Billy Maier adındaki temasçının 1970 yılı ortalarında fotoğraflarını çekmiş olduğu ve Pleiades takımyıldızından geldiği iddia edilen araca benziyordu.

Daha fazlasını oku…

Orion Takım Yıldızı – Eski Mısır İlişkisi

16 Mayıs 2011 2 yorum

https://insanveevren.files.wordpress.com/2011/05/orion.jpg?w=300

Ejiptologlar ve arkeologlar, yıllardan beri piramitlerin yalnızca ve yalnızca firavun mezarı olduğunu iddia ediyorlar. Oysa, I.Ö 2500 dolayında, henüz tekerleği bile bulmadığı varsayılan bir ülkenin, bütün kaynaklarını kullanarak bu devasa yapıları yalnızca firavunlarına gösterişli mezar olsun diye yaptıklarına inanmak zor. Hele Giza’daki üç büyük piramitten söz edince, isler iyice “garip” hale geliyor.

1994 yılında Robert Bauval adlı Belçika asıllı, çocukluğu Mısır’da geçmiş bir mühendisin “Orion Mystery” adlı sansasyonel kitabı yayımlanana dek, dünyanın bu en gizemli üç anıtının niteliğine ilişkin ciddiye almaya değer bir teori atılmamıştı ortaya. Erich Von Daniken’in spekülatif ve fazla hayalci “uzaylı atalar” iddiası, ancak beylik UFO masallarına malzeme oluşturabilecek dayanaklara sahipti. Ejiptoloji ve ortodoks arkeolojinin “piramitler firavun mezarıdır” varsayımları, Mısır’da sonraki dönemde inşa edilen (ve asla Giza’daki 3 piramidin kalitesine erişemeyen) yapılarda “mezar” düşüncesini destekleyecek bulgulara ulaşıldığından ötürü epey sağlam görünüyordu. Aslında ne Khufu’nun, ne Khafre’nin ne de Menkaure’nin piramitlerinde mezar, mumya ya da cesede rastlanmıştı ama bu, yaygın inancı değiştirmiyordu.

Daha fazlasını oku…

Saklı Tarih: Geçmişin Gizlenen Bilgeliği

13 Mayıs 2011 3 yorum

abidos1

ATALARIMIZIN GİZLENEN TEKNOLOJİSİ

Uçak, helikopter, zeplin, planör ve denizaltı. Kabartmada her şey gayet açık gözüküyor, değil mi?
Ama Abydos’un gizemli kabartması nedense kamuoyundan gizlenilmeye çalışılıyor. Mısır makamları, Turistlerin gezi kapsamından o hiyeroglifleri bilinçli bir biçimde kaldırmış, ancak editörümüz Hasan gibi konu hakkında bilgisi olanların kendi özel meraklarıyla görebilecekleri bir kabartma haline gelmiş. Bir de yanlış anımsamıyorsam editörümüz, oradaki görevlilere sorduğunda, görevliler “sonradan kendi kendine ya da birileri tarafından biçim verilerek, o uçan cisimlerin kabartmada belirdiği” gibi uydurma yanıtlar vermişler.

Nedense birileri insanlığın bazı bilgileri edinmesini engelliyor, engelleyemedikleri bilgileri ise zamanla unutturmaya çalışarak veya önemini küçülterek etkisiz hale getirmeye çalışıyor.

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Bilinmeyen, Tarih

Dashka Taşı – 120 Milyon Yıllık Harita

11 Mayıs 2011 3 yorum


Bashkir Merkez Üniversitesi’nin biliminsanları ileri derecede gelişmiş ve çok eski bir uygarlığa ait kesin kanıtlara ulaştılar. Konu 1999 yılında bulunan muazzam levhâ. Bölgenin resmi levhâ üzerine bilinmeyen bir teknoloji tarafından tam olarak yapılmış. Bu gerçek.. Bashkir’li biliminsanlarının gerçekleştirdiği keşif insanın târihiyle ilgili geleneksel yapıya karşıt bir sonuç ortaya çıkarıyor: Ural bölgesinin kabartma (rölyef) haritasını içeren 120 milyon yıllık taş plakalar… İmkansız gibi görünüyor.

Profesör Alexandr Chuvyrov sansasyonel bir keşif yapmıştı. 1995 yılında profesör ve China Huan Hun’daki eski öğrencilerinden biriyle birlikte Eski Çin halkının Sibirya ve Ural bölgesine göçleri ile ilgili hipotezi araştırmaya karar verdiler. Bashkiria’ya doğru yaptıkları yolculuk sırasında eski Çin dilini içeren birkaç taş yazıt buldular. Bu buluntular Çinlilerin göç etmesiyle ilgili hipotezi doğruluyordu. Yazıtlar okunabiliyordu. Çoğunlukla ticari kayıtlar ölüm ve evlilik kayıtlarını içeriyorlardı.

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Bilinmeyen

2. Dünya Savaşı’ndan Bazı Garip Olaylar

09 Mayıs 2011 13 yorum

1943 yılı 2.Dünya Savaşı’nın en şiddetli yıllarıydı. Amerika Hitler’in elinden nerdeyse bütün bilginlerini kaçırmıştı. Hitler belki de en büyük hatasını yaptı elindeki bilginleri kaybederek. Tabi Yahudi oldukları için. Einstein, Freud, Philedelphia deneyinin beyni Jessup Morris…

Hatta Einstein’e Israil kurulduğunda ilk cumhurbaşkanlığı bile teklif edildi. Ama araştırmaları yüzünden reddetti. Savaş yılları bilim adamlarına inanılmaz olanaklar sağladı. Tabi ölüm üretmeleri için. Hitler’in emrindekiler o kadar üstünlerdi ki, insan kopyalamadan gen mühendisliğine, kuantumdan V2 roketlerine ve düşünce okumaya kadar her işle uğraşıyorlardı. Zaten 2.dünya savaşında Almanların yaptığı tank, top denizaltı o kadar çoktu ki; bütün maden rezervleri dibe vurdu. Alman ekonomisi bu savasın yarasını pek kolay saramadı.

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Bilinmeyen, Tarih

Evrende Yaşam

08 Mayıs 2011 Yorum bırakın


Yaşam nedir? Neden varlıkları canlı ve cansız diye ikiye ayırıyoruz? Yanıtın bir bölümü canlı varlıkların kendi kendilerini yenileyebilme özelliğine sahip olmasıdır. Bu özellik canlılık için gerekli fakat yeterli değildir. Çünkü kristaller de uygun eriyiklerde ve uygun sıcaklıklarda kendi kendilerini üretebilirler, yenilenebilirler. Bizim canlı dediğimiz varlıklar-memeliler, balıklar, böcekler, sürüngenler, bitkiler, mikroorganizmalar-doğarlar, çevreyle etkileşirler, büyürler, çoğalırlar ve ölürler. Yer yüzünde çok farklı canlı türleri vardır. Örneğin balinalar 30 m boya, 130 ton ağırlığa ulaşırken, virüsler milimetrenin iki binde biri boyutundadır. Bitkiler de milimetrenin üç binde biri olan alglerden, boyları 100 m yi aşan dev ağaçlara kadar çok geniş bir boyut aralığına dağılmışlardır. Tüm bu canlılar Dünya üzerinde -70 °C deki donmuş bölgelerden +70 °C deki sıcak su kaynaklarına kadar çok farklı fiziksel koşullar altında yaşarlar. Yine de bu fiziksel koşullar astronomik açıdan ender bulunan sınırlı ve dar koşullardır.

Daha fazlasını oku…