Başlangıç > Bilinmeyen, Tarih > Ebla Tabletleri’ndeki Esrarengiz Sırlar

Ebla Tabletleri’ndeki Esrarengiz Sırlar


 

TEVRAT’TAN 1500 YIL ÖNCESİNE AİT EBLA TABLETLERİNDE ADI GEÇEN PEYGAMBERLER

M.Ö. 2500’lü yıllardan kalma Ebla Tabletleri, dinler tarihi açısından çok önemli bilgileri günümüze kadar taşımaktadır. Arkeologlar tarafından bulundukları 1975 yılından itibaren birçok kez araştırma ve tartışma konusu olan Ebla Tabletlerinin en önemli özelliği ise, içinde İlahi kitaplarda bahsedilen üç peygamberin adının geçmesidir.
Önemli bilgiler içeren Ebla tabletlerinin, binlerce yıl sonra bulunması, Kuran’da bildirilen toplulukların durumunun coğrafi olarak da açıklanması bakımından oldukça önemlidir.

 




Ebla, M.Ö. 2500 yıllarında, bugünkü Suriye’nin başkenti olan Şam ile Türkiye’nin güneydoğusunu da içine alan bir bölgeyi kapsayan bir krallıktı. Bu krallık, kültürel ve ekonomik olarak doruğa çıkmış ama bir dönem sonra -birçok medeniyette olduğu gibi- tarih sahnesinden silinmişti. Ebla Krallığının, döneminin önemli bir kültür ve ticaret merkezi olduğu, tuttukları kayıtlardan da anlaşılıyordu. Eblalılar devlet arşivi oluşturan, kütüphane kuran ve ticari sözleşmeleri yazılı kayıt altına alan bir medeniyetin sahibiydiler. Hatta Eblaca (Eblait) denen kendi dillerini oluşturmuşlardı. (Ebla”, Funk & Wagnalls New Encyclopaedia, (c) 1995 Funk & Wagnalls Corporation, Infopedia 2.0, SoftKey Multimedia Inc.)

Ebla’da kazı alanı.

Yer Altında Saklı Kalan Dinler Tarihi

1975 yılında yapılan kazılarda ilk bulunduğunda, o zamana kadar klasik bir arkeoloji başarısı olarak değerlendirilen Ebla Krallığı, gerçek önemini çivi yazılı yaklaşık 20.000 tablet ve parçalarından meydana gelen arşivin bulunması ile kazanmıştır. Bu arşiv, aynı zamanda diğer arkeoloji uzmanlarının üç bin yıldan beri bildikleri bütün çivi yazılı metinlerin dört kat daha fazlasıydı.

Tabletlerdeki dil, Roma Üniversitesi’nde arkeolojik yazı uzmanı olan İtalyan Giovanni Pettitano tarafından çözüldüğünde, konunun ne denli önemli olduğu daha da iyi anlaşılmış oldu. Bu sayede Ebla Krallığının ve bu muazzam devlet arşivinin bulunmuş olması artık yalnızca arkeolojik değil, dini çevreleri de ilgilendiren bir konu haline gelmişti. Çünkü tabletlerde Kuran-ı Kerim’de adı geçen melek Mikail (Mi-ka-il) yanı sıra (Doubleday, 1981, s. 271-321) üç İlahi kitapta bahsedilen peygamberlerin adı geçiyordu. Hz. İbrahim (Ab-ra-mu), ve Hz. İsmail (Iş-ma-il)’in isimleri… (Howard La Fay, “Ebla: Bilinmeyen Büyük Bir İmparatorluk”, National Geographic Magazine, Aralık 1978, s. 736)

Ebla Tabletlerindeki İsimlerin Önemi

Ebla Tabletlerinde saptanan peygamber isimlerinin çok büyük bir önemi bulunmaktadır. Çünkü bu isimlere ilk kez bu kadar eski bir tarihi belgede rastlanmaktaydı. Tevrat’tan 1500 yıl öncesine ait olan bu bilgiler oldukça dikkat çekiciydi. Hz. İbrahim’in isminin tabletlerde geçiyor olması, Hz. İbrahim ve onun getirmiş olduğu dinin Tevrat’tan önce var olduğunu teyit ediyordu.
Tarihçiler Ebla’da bulunan tabletleri bu açıdan değerlendirdiler ve Hz. İbrahim ve onun risaleti hakkındaki bu önemli keşif, dinler tarihi açısından önemli bir araştırma konusu haline geldi. Amerikalı arkeoloji uzmanı ve dinler tarihi araştırmacısı David Noel Freidmann da yaptığı incelemelere dayanarak tabletlerdeki İbrahim ve İsmail gibi isimlerin peygamber isimleri olduklarını bildiriyordu. (Bilim ve Teknik Dergisi, sayı 118, Eylül 1977 ve sayı 131, Ekim 1978)

Tabletlerde Geçen Diğer İsimler

Yukarıda da belirttiğimiz gibi tabletlerde geçen isimler, üç İlahi kitapta bahsedilen peygamberlerin ismiydi ve tabletler Tevrat’tan çok daha eskiydiler. Ayrıca bu isimlerin yanı sıra tabletlerde başka konular ve yer isimleri de geçiyordu. Bu bilgilerden ve yer isimlerinden anlaşıldığına göre ise, Eblalılar ticarette başarılıydılar. Ayrıca yazılarda Ebla’ya uzak olmayan Sina, Gazze ve Kudüs isimleri de geçiyordu. Bu da Eblalıların bu yerlerle olan ticari ve kültürel ilişkilerini gösteriyordu.

Tabletlerde görülen önemli bir ayrıntı ise Lut kavminin yaşadığı yer olan Sodom ve Gomorra bölgelerinin isimleri idi. Bilindiği gibi Sodom ve Gomorra, Ölüdeniz kıyısında, Lut kavminin yaşadığı, Hz. Lut’un tebliğ yapıp insanları din ahlakına çağırdığı bölge idi. Bu iki yerin dışında ayrıca Kuran ayetlerinde geçen İrem şehri de Ebla Tabletlerinde geçen isimlerin arasında bulunmaktaydı.

Bu isimlerin en dikkat çekici yanı ise, peygamberlerin tebliğ ettiği kitaplar dışında şimdiye kadar bulunmuş başka hiçbir metinde geçmiyor olmalarıydı. Bu o dönemde hak dini tebliğ eden peygamberlerin haberlerinin bu bölgelere de ulaştığını gösteren önemli bir belge niteliğini taşımaktadır. Reader’s Digest dergisindeki bir makalede, Kral Ebrum’un iktidarı döneminde Eblalıların dinlerinde değişim olduğu, insanların Yüce Allah’ın adını yüceltmek için isimlerine ön ek kullandıkları kaydedilmiştir.
Yüce Allah’ın Vaadi Haktır…

Yaşadıkları dönemden yaklaşık 4500 yıl sonra ortaya çıkan Ebla tarihi ve Ebla Tabletleri gerçekte çok önemli bir gerçeğe de dikkat çekmektedir: Yüce Allah, Ebla’ya da her topluluğa olduğu gibi elçiler göndermiş ve onlar da kavimlerine gönderilen dini tebliğ etmişlerdi.
Kimi kavimler kendilerine ulaşan dini kabul edip hidayete ermiş kimileri ise peygamberlerin tebliğ ettiği dine karşı çıkıp sapkın bir hayatı tercih etmişlerdir. Göklerin, yerin ve bu ikisi arasında bulunan herşeyin Rabbi olan Yüce Allah, bu gerçeği Kuran’da şöyle bildirmektedir:

“Andolsun, Biz her ümmete: “Allah’a kulluk edin ve tağuttan kaçının” (diye tebliğ etmesi için) bir elçi gönderdik. Böylelikle, onlardan kimine Allah hidayet verdi, onlardan kiminin üzerine sapıklık hak oldu. Artık, yeryüzünde dolaşın da yalanlayanların uğradıkları sonucu görün.” (Nahl Suresi, 36)

Kaynaklar:
1) “Ebla”, Funk & Wagnalls New Encyclopaedia , (c) 1995 Funk & Wagnalls Corporation, Infopedia 2.0, SoftKey Multimedia Inc.
2) Mitchell Dahood, “Ebla”, The Academic American Encyclopaedia ,Op. Cit.
3) Howard La Fay, ” Ebla: Bilinmeyen Büyük Bir İmparatorluk “, National Geographic Magazine , Aralık 1978, s. 736.
4) Chaim Bermant ve Michael Weitzman, “Ebla: Arkeolojide bir İlham” , Times Kitapları , 1979, Wiedenfeld ve Nicolson, İngiltere, s. 184. Köşeli parantez içindeki isimler: [İbrahim], [Ismail], [İsrael], [Davut], [Mikail], ve [Mikah] bu yazının yazarınca eklenmiştir.


Ebla’nın yeri.

EBLA TABLETLERİ VE KUR’AN-I KERîM

M.Ö.3000’li yıllardan kalma Ebla Tabletleri Kitab-ı Mukaddes’te yani Tevrat, İncil ve Zebur’u ve Kur’an-ı Kerîm’i doğruluyor.
Arkaeolojik araştırmalara gösteriyor ki Hz. İbrahim (as) çok eski zamanlardan beri biliniyor. 1975 yılında Suriye’de M.Ö.3’üncü binyıldan kalma tabletler günyüzüne çıktı.

EBLA – Kuzey Suriye’de Halep’in güneyinde, Tell Mardikh kentinde İtalyan arkaeolog Paolo Matthiae tarafından 1968 yılında 56 hektarlık alanda bulundu. 1975 yılında site kazıldığında, Matthiae Ebla’nın kraliyet arşivlerini ortaya çıkardı ki bunlar M.Ö. 2500-2200’lü yıllardan kalma 14,000’den fazla bir çivi yazı kolleksiyonuydu. Kuneiform tarzda yazılı karakterler Sümer kökenli ve Ebla’nın semitik halkına adapte edilmiş olup, gösteriyorlar ki ticari bir aristokrasiyle yönetilen bir kent olan Ebla önemli bir ticaret merkeziydi ve seçilmiş bir kral ile hükmolunuyordu. Ayrıca bu tabletler M.Ö. 3’üncü binyılda Mısır ve Mezopotamya ile derin bir rekabet halinde olan bir Suriye medeniyetinin tanığı.[1]

Tabletler şu ana dek bilinen en eski Sami diliyle yazılı idi. Bu dile bilim adamları Eblait dili adı verdiler. Dahası bu tabletler Kur’an-ı Kerîm’deki birçok yer ve kişi adını da gün yüzüne çıkardılar. :

Kitab-ı Mukadddes’e göre İbraniler’in ataları Ebla’nın kuzeydoğusundan tabletlerde geçen Harran’dan Filistin’e gelmişlerdi.Bu,arkaelogların dikkatlerini Kitab-ı Mukaddes’te geçen bazı olaylara çekti ve bu düşünce Ebla tabletlerinde geçen Sami isimlerinden İbrahim, İsmail, ve Esav (*) kelimeleriyle destek buldu.[2]
Bu kişi adlarınin bazilari daha önce Kutsal Kitap’tan başka sadece Kur`an-ı Kerimde bahsedilmişti:

En ilgi uyandırıcı şeyler Ebla tabletlerinde geçen kişi isimleriydi. “Ab-ra-mu” (İbrahim), “E-sa-um” (Esav), ve “Sa-u-lum” (Talut). Bir de İbrani gelenekleri dışında başka bir yerde daha önce görülmeyen “Da-u-dum” (Davut), “Til-Turakhi”(Terah), “Sodom ve Gomorrah”(Lut Kavmi) ve “Irem” (İrem bahçeleri).[3]

Ebla’da ismi geçen kişi isimleri Tevrat’ta da geçiyor. Ab-ra-mu [İbrahim], Iş-ma-il [Ismail], Iş-ra-il [Israil], Da-u-dum [Davut], Mi-ka-il [Mikail], Mi-ka-ya [Mikah] (*) ..bunlardan birkaçı. [3]

Adem, Havva, Nuh, İbrahim, Hacer, İsmail, İsrail, Mikail, Davut, Talut da ismi geçen kişiler arasında (“Ebla Arşivleri”[4], Doubleday, 1981, s. 271-321.)

Bazı Eski Ahit yorumcuları da isimlerin aynı karakterlere ait olduğunu ama bunların tarihlerinin M.Ö.3.binli yıllar olduğu neticesine vardılar. Her ne kadar kitabımız Kur’an-ı Kerîm’in doğruluğu ortaya çıksa da dikkatli düşünen birisi Tevrat’ın verdiği tarihlerin sağlıklı olmadığı sonucuna varabilir. Zira, bu buluşlar:

“Dini önderlerin tarihselliğini yaygın bir şekilde kabul ettirmekle birlikte Eski Ahit’in onlar hakkında verdiği bilgilerin kabul edilebilirliğini sarstı; ve İncil tarihçi lerinin Kutsal Kitap’ın tamamen tarihi olarak doğruluğu konusunu zora soktu.”[5]

[1] “Ebla”, Funk & Wagnalls New Encyclopaedia, © 1995 Funk & Wagnalls Corporation, Infopedia 2.0, SoftKey Multimedia Inc.
[2] Mitchell Dahood, “Ebla”, The Academic American Encyclopaedia, Op. Cit.
[3] Howard La Fay, “Ebla: Bilinmeyen Büyük Bir İmparatorluk”, National Geographic Magazine, Aralık 1978, s. 736.
[4] Chaim Bermant ve Michael Weitzman, “Ebla: Arkeolojide bir İlham”, Times Kitapları, 1979, Wiedenfeld ve Nicolson, İngiltere, s. 184. Köşeli parantez içindeki isimler: [İbrahim], [Ismail], [İsrael], [Davut], [Mikail], ve [Mikah] bu yazının yazarınca eklenmiştir.
[5] A.g.e., s. 68.

Esav = Tevrat’a göre Yakup (as)’ın kardeşi
Mikah = Tevrat’ta adı geçen önderlerden biri
Terah = Tevrat’ta Hz.İbrahim’in öz babası. Vefat ettikten sonra Hz.İbrahim’e bakan putperest amcası Azer idi. Kur’an-ı Kerîm’de Hz.İbrahim’in amcasına saygıdan dolayı “Baba” diye seslendiğini anlıyoruz. Gerçekten de Aramîce’de saygı duyulan büyüklere Baba diye hitap edilir.

Kategoriler:Bilinmeyen, Tarih
  1. 20 Nisan 2011, 14:05

    Yazı için teşekkürler… Ebla tabletleri de Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’in Allah (c.c.) kelamı olduğunu âyân beyân ispat etmektedir. Bu tür vesikalar Yüce Allah’ın (c.c.) kullarına olan merhametinin ne kadar büyük olduğunu gösteriyor bir bakıma. Rabbim körelmiş kalplere de hidayet nasib eylesin ve bizlerin de kalplerini dini olan İslam üzerinde sabit kılsın.. AMİN..

    • 20 Nisan 2011, 14:07

      Amin. Duanıza bütün kalbimle katılıyorum. Değerli yorumunuz için teşekkür ederim.

  2. a_iverson
    15 Mayıs 2012, 00:27

    Resimler varsa gözükmüyor yalnız. Bu eski bilinmeyen yazıları da nasıl çözüyorlar helal valla.

    • 15 Mayıs 2012, 16:55

      Resimler düzenlendi. Bilgilendirme için teşekkür ederim.

    • 15 Mayıs 2012, 19:42

      Evet, sonuçta her uygarlık bir Rosetta Taşı bırakmamış 🙂

  3. fabrice
    05 Kasım 2013, 19:56

    Zebur diye bir dini kitap yok…

  4. zeycan
    18 Eylül 2015, 00:34

    tamamen arkeolojik buluntuları dıne cevırme cabasıyla yazılmıs yanlı ve yanıltıcı bır yazı… sızı kınıyorum. yahudıler de muslumanlar da tabletlerden kendı kıtaplarının ıspatı ıcın yalanlar uyduruyorlar…
    suana kadar soyledıklerınızı yazan bılımsel bır tablet cozumu okumadım…
    nerde bılım yok orda dını soylem ve safsatalar var.. ınsanları yanlıs yonlendırmekten utanın.

  5. Muin
    08 Ekim 2015, 19:01

    Kuran Eblalilardan önce de Allah katinda vardi, Ebal vasitasiyla inamayanlara kanit olarak Allah topraği vasita kilyor işde, yine de inkar edenler olacakdir, onlara ne mucize ve ayet geldiyse yalanladilar diyor Allah, Tarihi belgelerde adi geçen peyqamberlerin yaşamiş olduğuna dair Eblilar bile anlatyor, Kuran Allahin sözüdür, düzüp uydurulacak bir söz diyildir

  6. Akil
    08 Ekim 2015, 19:20

    Bazi ahmaklar Darwinin fantazi ve uydurmalarina inanyor, ama kesin bilgiye inanmak istemiyorlar, işlerine gelmeyince böyle sahtekarliklar ortaya çikar erbet, hal bu ki hayatlarini yalanlar üzerine kurmuş olanlar ziyan içindedirler, Allah daha iyi bir makam vadedyor, yok biz iyi makamda olmak istemiyoruz diyorlar, hal böyle olunca hayat şartlari ve yaşam zorlaşacak, yaşamağa bile nefret artacakdir, yaşamayacak adeta sürüneceklerdir, kolaylik varken zoru tercih edenden daha zalim kimdir, Allah zalimleri sevmez

  7. Tahir_Baransu
    08 Ekim 2015, 19:59

    Eblali adamlar dine ve tarihlerini muhafazaya çok bağli olmuşlar galiba, hepsini tablete teker-teker nakişlamişlar, 20.000 tableti yazip gelecek kuşaklara anlatmak istemişler, helal valla, eski misirlilar (firavun devri) görmek istemezdi bunlari her hade, adamlari sövmek anlamina gelyor

  8. Mr. Sharlo
    08 Ekim 2015, 20:07

    Eblalilarin tarih kitaplari

  9. Urfali_Salahattin
    08 Ekim 2015, 21:32

    Îbrahim peyqamberin adi geçmezmi tabi ki geçecek oralara kadar varmiş Abamiz

  10. chatkıng
    08 Mart 2016, 01:43

    1976’da Biblical Archeologist dergisinde yayımlanan bir makale Mukaddes Kitap bilginlerinin merakını uyandırdı. Ebla’da bulunan tabletlerdeki yazıları çözen bir adam, tablette, yüzlerce yıl sonra Mukaddes Kitapta değinilen insan ve yer adlarının geçmiş olabileceğini ileri sürdü. Bazı bilginler, belki de makalede yazanların ötesine geçerek, Ebla’nın Tekvin kaydının güvenilirliğini destekleyen arkeolojik kanıtlar sunduğunu yazmaya başladılar.* Cizvit Mitchell Dahood, Ebla’da bulunan “kil tabletlerin Mukaddes Kitaptaki belirsizliklere açıklık getirdiğini” ileri sürdü. O, tabletlerin, “İsrail’in Tanrısının isminin ne kadar eskiye dayandığı sorusuna” ışık tutabileceği görüşündeydi.

    Artık bu metinler daha tarafsız şekilde inceleniyor. Hem İbranice hem de Ebla dili, Sami dilleri grubundan olduğu için, bazı şehir ve kişi isimlerinin Mukaddes Kitaptakilerle aynı ya da onlara benzer olması mümkündür. Ancak bu, söz konusu isimlerle aynı yerlerin ya da kişilerin kastedildiği anlamına gelmez. Ebla’da ortaya çıkan bulguların Mukaddes Kitapla ilgili araştırmaları ne kadar etkileyeceğini zaman gösterecek. Tanrı’nın ismine gelince, Biblical Archeologist dergisindeki makalenin yazarı, Ebla’da bulunan metinlerde “Yahve” isminin geçtiği şeklinde bir beyanda hiçbir zaman bulunmadığını belirtti. Bazı bilginler, ja olarak çevrilen çiviyazısı işaretinin Ebla’da tapınılan birçok tanrıdan birine işaret ettiğini ileri sürerken, başka uzmanlar bunun sadece bir gramer işareti olduğunu söylüyor. Her iki durumda da, bu işaretle tek gerçek Tanrı Yehova kastedilmiyor..

  11. chatkıng
    08 Mart 2016, 01:52

    yanı durum bu kadar vahım bu dıncıler ıcın. her gordugunu her duydugunu her bulunanı kendı dınıne gore yorumlamak ona gore bıseyler uydurmak adamların içine işlemiş. kendı kendıne bu kadar kanıt arayan kişi yada toplum demek kı kendı ile ilgili eksık seyler hıssedıyor o yuzden bu ıspat konusuna cok ugrasıyor. o zamanlarda etrafındakı ülkelerın hepsınde cok tanrılı dınler varken bu medenıyetın tek tanrılı olması zor bır ıhtımal. zaten sumerlerden yazıyı aldılarsa buyuk ıhtımalle dınlerınıde aldılar. aynı Türklerin arapçayı ve islam dınıni araplardan aldıkları gıbı. kaldı ki kurandakı ayetlerın duzensız olusu , bazı ayetlerın kendınden once gelen ayetın ınandırıcılıgını kırması , bilimsel hatalar ve gunumuz bılımınıne uygun tefsır yapmalar hep eksık olan bır seyı tamamlamak ıcın ugraslar aslında kuranın cok dogru olmadıgını ıspatlar kanıtlardır. peygamberın evlılık hayatı ıle ılgılı davranısları ve cevredekı etkılerı , dını yayarken yaptıgı işler ve ayet yazarken bazı davranıslar,ölümünden sonraki dönemde 29 yıl içinde kıtap halıne gelen kuran ; ardından çeşitli spekulasyonlar getırmıstır. zaten cok eşli davranıslar dınden dönenlerı oldurmeler küçük yaştakı çocuklarla evlılık bir peygamber durusu yansıtmıyor. ..

  12. chatkıng
    08 Mart 2016, 02:02

    yukarıda bır ahmak darwın ve bılıme karsı bırseyler yazmış. bu peygamber dedıklerının hıc bırı daha canlıları sınıflandıramıyordu, alem grup cıns famılya ırk vb bilimsel verılerı bılmıyorlardı. dunyayı duz sanıyorlardı, hucre ne kan vb haberleri yoktu. dusunce organı olarak kalb dusunuluyordu. şimdi sen cıkıpta bunlardan haberdar olan ve bu bılgılere bılgı ekleyen adama abuk subuk konusamazsın. dollenmeyı kalıtımı ve bıyolojıyı bu adam kadar bılmıyordu senın ınandıgın peygamberlerın. lan adam daha gemıye bınıp dunyayı dolasmamıs dunyanın yuvarlak oldugunu bılmıyor , dunya duz dıye ayet yazdırıyor ve ona ınanıyorsunda , bilim yapana biyolojık arastırma yapan adama ınanmıyorsun. deve sıdıgı için dıyen bırıne ınanıyorsunda, bılım yapan yapan adama ınanmıyorsun.. gıt bıraz bılım okuda kulturun gelıssın….

  13. 04 Mayıs 2016, 02:14

    Bismillahirrahmanirrahim

    Yere ve onu yayıp dümdüz yapana ant içerim ki…(şems,6)

    Yere yani (geoid,küresel,yuvarlak) olan yer yüzüne yine onu bu yuvarlaklığı içinde insan oğlu ve diğer canlılar için düz kılan manasındaki dümdüzlüktür bunda anlşılmayacak birşey yok bu ayetten bu mana çıkıyor dünyanın düz olduğu manası değil
    Dağları, dereleri, ovaları ve denizleri gibi girinti ve çıkıntılarıyla kutuplarının basıklığı küreselliğine engel olmaz. Kütlesinin büyüklüğü göz önüne alınca bunlar onun üstünde bir portakal kabuğunun pürüzleri derecesinde kalır. Bu döşenişin tabiriyle anlatılması da bunu gösterir. Nitekim karpuz ve kabak gibi sapsız olarak yer üzerine döşenip yayılan sebze ve bitkilere “mutahhiye” denilir.

    Bismillahirrahmanirrahim

    Ne güneşin aya çatması yaraşır, ne de gece gündüzü geçebilir; onların her biri kendi yörüngesinde yüzerler.(yasin,40)

    Yani gece ay dünyayı aydınlatır gündüz ise güneş dünyayı aydınlatmaktadır bunlar birbirine çatmazlar hepsinin görevi vardır hem gece de gündüzü geçemez yani dünyanın dönüş hızına vurgu vardır anlayamıyorsanız azcık edebi eser okuyun tabi zekada lazım

    Evet günümzde kabul görmüş güneş sistemi modeli kuranla asla çelişmemektedir ama ne yazık ki alim olmayan herkes konusuyor ağzı olan konusuyor

    (İş ehli olmayana [layık olmayana] tevdi edildiği [verildiği] zaman, kıyameti bekle.) …

    Ayrıca gök cisimlerinin Kabeyi tavaf etmesi gibi birşey dinimizde söz konusu değildir tavafı aklı olan Allah’ı bilen ve onun yapmakla mükellef tuttukları yapar laga luga yapmayın akıllı olun

    1)Güneş ile dünyanın arası 150mlkm’dir güneş dünyanın etrafında dönse diğer gezegenlere olan uzaklığı 150milyon km yaklaşmış olur ki bu onların sonu olur
    2)Eğer dersenki diğer gezegenlerde güneş ile beraber dünya etrafında dönüyor bu da imkansız çünkü dediğin şekilde güneşin hızına öbürleri yetişemeyecektir
    3)Hem mevsimler oluşmazdı bu kadar basit umarım jeton düşmüştür imansız herif.
    gelelim darvinin saçmalıklarına. sana kısa ve öz. tür değiştiren canlı gördün mü? kanser en ölümcül mutasyon türüdür aynı zamanda. kanserin yaşattığını düzen oluşturduğunu gördün mü beyinsiz herif. mutasyonlar bir düzen oluşturamazlar ve yeni yaşayan türleri oluşturamazlar. aminoasitlerin yapısından haberin yok. tesadufi olarak oluşturamazsın. ki sen yapsan bile hepsi canlı yapılarında kullanılmaz seçilir. hangi amino masitin canlı yapısında kullanılacağını insan olarak onca bilimsel araştırma ile daha yeni yeni öğrenirken aklı olmayan tesadüf bunları kullanıp canlı oluşturacak haaa? darwin moleküler biyolojiyi ve kimyayı bilseydi kendi saçmalıklarına masal bile cesaretini gösteremezdi. tüm canlılar belli bir genetik potansiyelle yaratılmışlardır. canlılar bu genetik metaryalin tamamını kullanamaz. ama çevreye ve koşullara uyum sürecinde sahip olduğu genlerden bazılarını kullanabilir bazılarını kullanamaz. baskın genler ortaya çıkar ya da baskın olmayan genler saklanır. sahip olduğu genetik potansiyel ile zaman ve koşullara bağlı olarak tür içinde değişimler kaçınılmazdır. ama bu tür değitirmek değildir. bir tür genetik açılımdır. sahip olduğu genetik potansiyelde çevreye uyumunu sağlayacak genler yok ise o canlı türünün sonu gelir. adaptasyon süreçlerinde canlılar bulundukları bölge koşullarına bağlı olarak farklı genleri kullanarak yaşadıkları çevreye uyum sağlamış olurlar. aynı tür içinde boyu uzun bir grubu görebileceğiniz gibi dünyanın farklı bir bölgesinde aynı türün çok daha kısasını görebilirsiniz. penguen bir kuş türü olduğu halde kanatları ve vucudu uçma için değil yüzme için değişmiştir. bunu gen yapısında bulunan baskın olan genlerin bir zaman sonra baskın olabilmesi ile kazanabillerdir. yoksa kendileri yeni genler icat edip tür değiştirmemişlerdir. kuranda olmayan şeyleri olmuş gibi gösterip milletin aklını karıştırma. ana karnındaki oluşumu birebir 1400 yıl önce haber veren bir kitabın gerçekliğini ölüm seni kucaklayınca anlayacaksın. önce neden varsın onu sorgula. git bir mezarın başına neden öldüklerini sorgula. çok güvendiğin tesadüfler zinciri senin gibileri yaşatmışta ama ölümden kurtaramamış. unutma son nefesinde ne bilimin kalır ne ilimin. ilminde biliminde tüm sahibi Allahtır. Allahın yarattıkları ile Allaha karşı durabileceğini sanıyorsan şu dünyaya bak savaşlara ölümlere cinayetlere açlığa yoksulluğa hukuksuzluğa cahilliğe adaletsizliklere iyi bak. bir casnlı hücresinden daha karışık değiller. ama sen gibi ben gibi herkes imtihanını yaşıyor. kimisi aldanıyor. aciz insan kökü topu 20 kg toprak 40-50 lt susun. sen bu musun. ben değilim. Allah akıl fikir versin. elbette birer müslüman olarak ilimle bilimle uğraşacağız. Alllahın bize asıl vermek istediği mesajı doğru okuyacağız. cahil müslümanın bu dünayada ve Allah katında pek değeri yoktur. neden inandığını bile bilmez. kör inanış içindedir. bu da iman sayılırsa tabiki. iman sahibi olmakta o kadar basit değil üstelik. bu gibi adamlar bitmez. öğrendiklerini sandıkları üç beş şeyle bilimle meşgul olduklarını sanırlar ve sanırlarını birgün kendi ilahları yaparlar. biraz toprak biraz su isen varlığını bile anlamı yoktur. çünkü o zaten milyarlarca yıldan beri bu gezegende vardı. kalkıp bu toprak su bir bedene ne diye dönüşsün. üstelik tüm kökenine kaynağına zara veren bir canlı haline dönüşecekse.? etin kemiğin fanidir. o bu dünyalıdır. ama asıl sen bu dünyalı değilsin. ki bize verilen bilinç buraya olgunlaşmaya değişmeye ve kendisini yaratanını tanımaya gelmiştir.

  14. imanlı deist
    27 Mayıs 2016, 22:28

    yüce Allah dünyanın sadece ortadoğu kısmıyla ilgilenmiş ..koca gezegenin bşka yerleri yokmuş gibi.dinler hikayedir eskiden zeus vardı şimdiki adı allah oldu 3000 yıl sonra başka bir isim alır

    • konuk
      21 Ağustos 2016, 21:54

      İmanli deist, ulan gerizekali, Allah dunyanin sadece ortadogu kismiyla ilgilendi diye bir sey yok. Uzak doguda da bir zamanlar tektanrili dinlerin olmasina dair arkeolojik deliller var. Hatta merkezi Afrikada bile bir zamanlar insanlarin tek tanriya inandigina dair buluşlar var. Zeusa gelelim. Ulan cahil, bari öğren, bilgi sahibi ol, sonra konuş. Aslinda bir bakima kinamiyorum sen ve senin gibileri. Cunku nasil ki dini araştirmadan inkar ediyorsunuz, ayni şekilde de araştirmadan konuşuyorsunuz. Sizlerde alişkanlik haline gelmiş artik bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak. Monoteist dinlerin tanri inanci Zeustan doğmadı. Daha yunanlarda Zeus diye bir tanri inanci yokken ortadoguda tektanrilik vardi. Gelişmelerin siralamasini bilmiyorsun, gelip oylece konuşuyorsun

  15. hamdullah
    26 Mayıs 2017, 09:06

    ben Allaha inanıyorum o kadarrrrrr

  16. tarihçi
    17 Temmuz 2017, 21:57

    Kurandan 3500 yıl önce, İncilden 3000 yıl önce ve Tevrattan 1500 yıl önce yazılan bu tabletler bu üç kitabın doğruluğunu kanıtlamaz. Sadece bu üç kitabın bunlardan önce yaşayan Ebla ve Sümer gibi Mezopotamya medeniyetlerinden araklama olduğunu kanıtlar.

    • benefi
      15 Kasım 2017, 18:43

      🙂

  17. mehmet
    21 Ağustos 2018, 23:13

    bu ne saçmalık sümer tabletleri bütün dinlerin mayasıdır denir her din ondan esinlenmiştir. ebla tabletleri dinlerden önce zuhur etmiş ama dinleri doğrular nitelikte.

  1. No trackbacks yet.

Yorum bırakın