Arşiv

Archive for the ‘Diğer’ Category

Konu İndeksi

09 Ekim 2011 11 yorum

Bugüne kadar paylaşılmış olan bütün konular altta alfabetik olarak sıralanmıştır. Yeni eklenen her konu listeye de eklenecektir. Alfabetik İndeks’e sağ menüden de kolaylıkla ulaşabilirsiniz.

Alfabetik İndeks:

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Diğer

Kur’an’da Zaman Kavramı

09 Ekim 2011 33 yorum
KUR’AN’DA ZAMAN KAVRAMI

Uzun  zamandır insanlığın zihnini, “zaman var mıdır?”, “izafi midir?” yoksa  “zaman sadece bir an mıdır?” gibi sorular meşgul etmiştir. Galilei,  Newton, Einstein, Stephen Hawking gibi birçok bilim adamı tarihin birçok  döneminde bu sorulara cevap bulmaya çalışmışlardır.
Einstein’in “zamanın göreceliği”, Stephen Hawking’in “kara delikler”  kuramları 20. yüzyılda yeni ortaya atılmış teoriler gibi görünse de,  Kuran-ı Kerim bütün bunları diğer birçok ilim gibi, Einstein, Hawking ve  diğerlerinden yüzyıllar önce haber vermiştir.
Örneğin, Einstein’ın rölativite kuramına göre, zaman sabit değildir,  hıza bağlı olarak uzar veya kısalır. İşte Einstein zamanın göreceliğini  bu şekilde izah eder.

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Diğer

Eski Mısır’da Hamilelik Testi, Cinsiyet Tespiti ve Doğum Kontrolü

01 Temmuz 2011 2 yorum

Mısır’da 1898 yılında Sir Flinder Petrie adlı bilim adamının ortaya çıkarttığı Kahoun Papirüsü ile 1862 yılında bulunan Smith Papirüsü ve 1873 yılında bulunan Ebers Papirüsü’nde gebelik, idrar hastalıkları, varisler ve gebelik testleriyle ilgili bilgiler yer alıyor. Müzelerde sergilenen papirüslerde yer alan bilgilere göre, hamile şüphesi olan bir kadın her gün sabah idrarıyla biri buğday, diğeri arpa dolu iki torbayı sularmış. Hamilelik şüphesi olmayan bir başka kadın da yine ayrı ayrı buğday ve arpa torbalarını idrarıyla sularmış. Hamilelik şüphesi olan kadının idrarla suladığı buğday ve arpa dolu torbalar, diğer kadının suladığı torbalardan daha önce çimlenirse, hamile olduğu anlaşılırmış.

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Diğer, Kültür, Tarih

Hermes, Hermesçilik ve Kökeni

01 Temmuz 2011 Yorum bırakın

İ.S. 390 yılında İskenderiye’deki Serapis Tapınağı ve hemen yanıbaşındaki Büyük İskenderiye Kitaplığı Hıristiyanlar tarafından yıkıldı. İ.S. 415 yılında ise ünlü filozof ve matematikçi Hypatia, bir Hıristiyan keşişler grubu tarafından öldürüldü. Bu iki ayrı olay, yüz yıllar süren Mısır inançlarının sona erdiğini ve “Karanlık Çağlar”ın başladığını gösteriyordu.
Ne yazık ki kimi tarihçiler bu olayları, içerdikleri Hıristiyan etkisini görmezden gelerek, Helen akılcılığına karşı Doğu fanatizminin birer baş kaldırışı olarak yorumladılar. Oysa olayları çıkaranlar, Mısırlı Hıristiyanlardı ve Mısır o günlerde Roma İmparatorluğunun uzun zamandan beri Hıristiyanlaşmış bir eyaletiydi.

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Diğer, Tarih

Maya’larda Astronomi

26 Haziran 2011 Yorum bırakın

http://theboldcorsicanflame.files.wordpress.com/2011/01/sgu-tikal-templo5-p123-img_0458-1200x800-cp10.jpg

“Dünyadaki ilk insanlar” söz konusu olduğunda Mayalar’ın kutsal kitabı Popol Vuh der ki: “Bakar bakmaz dört bir yanlarını bir anda görüverdiler. Sonra dikkatlerini semaya ve yuvarlak dünyaya çevirdiler. Onlar her şeyi bilebiliyorlardı.”

Mayalar ve Olmekler yukarıdaki satırlarda kapalı olarak verilen bilgiye her halde sahiptirler. Çünkü özellikle astronomi, matematik alanlarındaki başarıları, bize ister istemez bunları düşündürmektedir. Şimdiki durumda “efsane kahramanı” olarak nitelendirmeden öte geçmeyen söz konusu “ilk insanlar”ın bilgisine sahip bulunuyorlardı. Astronomi ve matematik konularındaki başarıları Orta Amerika tarihçilerini hala şaşkın halde bulundurmaktadır.

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Astronomi - Uzay, Diğer, Tarih

Bilinen ve Bilinmeyenleriyle Albert Einstein

25 Haziran 2011 5 yorum

Albert Einstein, modern zamanların en ünlü bilim insanı… Uzay, mekân ve zaman kavramlarını değiştiren bir fizikçi. Dağınık saçları ve çorapsız giydiği ayakkabılarıyla hep göze batan bu çok yönlü bilim insanının gizli kalmış dünyasında yolculuğa başlıyoruz…

Einstein, 1879 yılında Güney Almanya’nın Ulm kentinde dünyaya geldi. Babası küçük bir elektrokimya fabrikasının sahibi; annesi ise, klasik müziğe meraklı, eğitimli bir ev hanımıydı. Konuşmaya geç başlaması ve içine kapanık bir çocuk olması, ailesini tedirginliğe düşürmüşse de, sonraki yıllarda bu korkularının gereksizliği anlaşılacaktı. Giderek meraklı, hayal gücü zengin bir çocuk olarak büyüyordu.

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Diğer

Rehber Taşı

22 Haziran 2011 2 yorum

https://i0.wp.com/www.wired.com/images/article/magazine/1705/ff_guidestones_f.jpg

ABD’nin Georgia eyaletinde bulunan “Rehbertaşı” henüz 29 yıllık bir geçmişe sahip ama esrarını koruyor. Görenleri şaşırtan taşı kimin yaptırdığı tam olarak bilinmiyor. Ama “Mahşer gününden sonra hayatta kalabilecek insanlara, yeniden bir medeniyet kurmaları için bir rehber niteliğinde” olması amacıyla yaptırıldığı biliniyor.

Üzerinde, Svahili dili dahil 8 dilde sayısız ilginç yazılar mevcut. Tarihten genetiğe, sosyal bilimden fiziğe kadar pek çok bilgi var.

Her biri 20 ton ağırlığında, 5 metre yüksekliğinde beş ayağı, bir de 12 tonluk bir tepe taşı olan devasa anıtın her türlü doğal felakete meydan okuyacak nitelikte yapılması istenmiş. 1980’de dikilen anıtın hikayesi ise Temmuz 1979’un bir cuma akşamında başlamış.

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Bilinmeyen, Diğer

Karındeşen Jack Efsanesi (Jack the Ripper)

22 Haziran 2011 6 yorum

 

“Tarihe bakıldığında 20.yüzyılı benim başlattığım görülecektir.”

Karındeşen Jack, 1888 yılının ikinci yarısında İngiltere’nin başkenti Londra’nın varoş semti Whitechapel’da faaliyet göstermiş seri katile (veya katillere) verilmiş isim. Katile Jack ismi, Merkezi Haberalma Örgütü’ne katil olduğunu iddia eden bir kişi tarafından gönderilmiş mektuba binaen verilmiştir. Bu mektup cinayetlerin işlendiği dönemde basılarak yayınlanmıştır.

Tamamı hayat kadını olan kurbanlardan beşinin aynı kişi veya kişilerce öldürüldüğü kesinleşmiştir. Ancak Karındeşen Jack’e maledilmiş yaklaşık 20 cinayet vardır. Cinayet dosyası cinayetlerden iki sene sonra kapatılmıştır. Ancak günümüz İngiliz dedektifleri ve bilim adamları, modern teknolojinin de yardımıyla halen cinayetleri aydınlatmaya çalışmaktadırlar. Günümüze kadar ulaşmış tek fiziki kanıt, kurbanlardan birine ait olduğu iddia edilen şaldır.

Daha fazlasını oku…

Türklerde Doğaüstü Varlık İnançları

22 Haziran 2011 2 yorum

Türk halkbilimindeki sözlü gelenekler içinde insanların hayatını etkileyen, inançlarla yakından bağlantılı, olağanüstü nitelikler taşıyan, gizli güçlere sahip oldukları kabul edilen, ancak ne oldukları pek bilinmeyen varlıklarla ilgili pek çok anlatı vardır. Bu anlatıların değerlendirilmesi, insanımızı anlamaya, onun hangi düşünce ortamında yaşadığını bilmeye, tanımaya hizmet eder.

Hem doğu hem batı kültürlerinde görülen ve inanç alanının ortak tasarladığı kimlikler diyebileceğimiz bu varlıklar, atasözü ve deyimlerimizde;‘cin fikirli, cin gibi aklı olmak, cin çarpmak, cini tepesine çıkmak, cinleri başına toplanmak, cinlerin cirit oynaması, cin başka şeytan başka, cin tutana bir muska kafidir, cadı kazanı, cadı suya batmaz, perisi alçak’ gibi ifadelerle yer alırken masallara da konu olmuşlardır. Ancak bu çalışmada cin – peri masalları ele alınmamış, onların ayrı bir inceleme konusu yapılması düşünülmüştür.

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Diğer, Kültür

Sembolizm ve Semboller

14 Haziran 2011 2 yorum

https://i0.wp.com/img.webme.com/pic/g/gizliilimler/zivalska_svastika_razlaga.jpg

Sembol Nedir?
Sembolün Türkçe karşılığı simgedir. Sembol sözcüğünün kökeni, eski Mısır dilindeki “symbolon” sözcüğünün Grekçe’ye geçmiş hali olan symballein fiilidir; “birlikte tartışmak, birlikte birleştirmek, bir arada toparlayıp bağlamak” anlamlarına gelir. Latince’ de symbolum biçimine dönüşmüştür. Sembol, kimi sözlüklerde “daha soyut bir şeyi anlatmaya yarayan daha somut şey” ya da “evrensel yasa, ilke ve prensipleri açıklayan işaretler” olarak tanımlanır.

Sembolizm kısaca, evrensel ilke ve prensiplerin sade ve insani öğelere indirgenerek ifade edilmesi olarak da tanımlanabilir. Bir sembol, anlatmak istediği şeyi en kesin, en belirli, en sade, en doğal şekilde ifade eden işarettir. Sembolizm evrensel ve insanlar için birlikte kullanılan bir tür ortak alan bilgisidir ve semboller farklı dil-yazı sistemlerine sahip tüm insanlara aynı dilden hitap etmenin orta yolunu mutlaka bulurlar.

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Diğer, Kültür

Stres: Hayatta Kalma İçgüdüsü

11 Haziran 2011 Yorum bırakın
https://i0.wp.com/www.derki.com/media/k2/items/cache/b7fc0ac3c01e4d818ffd5c1e9462dc9d_L.jpg

Başımıza her ne gelirse gelsin stresten biliyoruz. Stres, herkesten ve her şeyden bağımsız, çağımızın yeni canavarı sanki. Aslında durum hiç de sandığımız gibi değil. İnsan, kanser ya da kalp hastalıkları gibi, uzun yaşamanın hastalıklarına ulaşabilecek kadar kendi hayatta kalma mücadelesini kazandı. Peki, bizi hayatta kalma içgüdüsü stres, neden şimdi bu kadar kötü adam oldu. Dengelerimiz ve yaşam tarzımızın değişmesinden kaynaklanıyor olabilir mi sizce? Yoksa insan farklı boyutlara doğru bir yolculuğa mı başladı?

Daha hızlı koş!

Bu emir cümlesi bile kan basıncınızı değiştirdi. Şimdi bir karaca olduğunuzu düşünün ve peşinizde sizi gözüne kestirmiş bir kaplan olsun. Hayatta kalmak için tüm bedeninizin alarm durumuna geçmesi gerekir ve siren tuşuna basan da stres güdüsüdür.

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Bilim, Diğer

Empati ve Ayna Nöronlar

05 Haziran 2011 2 yorum

Yazar: Nesrin Dabağlar

www.indigodergisi.com


“Beni yargılamadan önce, benim makosenlerimle dolaşmalısın!”

Empatinin tarifini bilgece yapan bir Kızılderili söylemi bu…

Duygusal ve sosyal zekânın en önemli bileşenlerinden birisi olan empatinin sözlük anlamına baktığımızda; kendimizi bir diğer kişinin yerine koyup, onun gibi hissedebilmek ve düşünebilmek olarak tariflenir. Latince’deki “iç, içine, içinde” anlamına gelen “em” ön eki ile Grekçe’deki “duygu, acı, ıstırap, algılama” anlamına gelen “patheia” sözcüğünden türetilmiştir.

Empatinin üç önemli aşaması vardır, önce gözlemleme sonucunda “o”nun gibi bakabilmek, sonra “o”nun gibi hissetmek ve düşünebilmek, son olarak da “o”na bunu ifade edebilmek…

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Bilim, Diğer

Umulmazlık Teorisi

02 Haziran 2011 4 yorum

Umulmazlık Teorisi (Unexpected Theory)

Yazar: Cem Özüak

www.indigodergisi.com

Evren, beklemediğimiz şeyleri bize göndermek konusunda çok ustadır…

Çoğu zaman olayların beklentilerimizin dışında gerçekleştiğini görürüz. Üstelik beklentilerimizi ne kadar çok kişiye söylersek gerçekleşme ihtimali de o kadar azalıyor nedense. Olumlu ya da olumsuz, çoğu zaman ummadığımız şeyler karşımıza çıkıyor. En başta kendi hayatımla, sonra da etrafımdaki insanların hayatlarıyla ilgili yaptığım gözlemlerde yaşamlarımızda çok enteresan ve sistematik denilebilecek düzeyde “umulmazlıklar” olduğunu fark ettim.

Gözlemlediğim kadarıyla hiçbirimizin hayatıyla ilgili umdukları şeyler gerçekleşmiyordu. Bu durum yüzde yüz olmasa bile %70-80 oranında böyleydi. Bu sistematiği fark ettikten sonra Murphy Kanunlarından ve Kuantum Teorisi’nden de güç alarak bu olağanüstü duruma “Umulmazlık Teorisi’” – “Unexpected Theory” adını koymayı uygun buldum. Aslında bu hepimizin bildiği fakat farkına varmadığı bir bilgiydi.

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Bilinmeyen, Diğer

Araştırmacı-Tarihçi Cezmi Yurtsever: “Kardeş Katlini Emreden Kanun Defteri Sahte”

31 Mayıs 2011 2 yorum

https://insanveevren.wordpress.com/wp-content/uploads/2011/05/tarih25c325a7iyurtseverfatihsultenmehmet2527ind25c325bczmece2528sahte2529kanundefterinig25c325b6steriyor.jpg?w=300

Fatih  Sultan Mehmet’in “kardeşinin katledilmesi” emrini verdiğinin yazılı olduğu bir çeşit Osmanlı’nın devlet anayasası sayılan Kanunname-i Ali Osman belgesi üzerinde araş tırmalar yaptığını belirtti. Yurtsever, “Tarih kitaplarında Fatih’in kardeş katli maddesinin yer almasına kaynak gösterilen kanun defteri, 1614 yılında devlet katipler başı Bosnalı Hüseyin Bedayi Efendi tarafından Osmanlı Devlet Arşivi’nde bulunan asıl örnekten kopyalanmış. Adı geçen Kanunname-i Ali Osman defterinin kopyalanan örneğinin o dönem Osmanlı’nın
sürekli savaştığı Avusturya istihbaratı tarafından kaçırılarak Viyana’ya götürüldüğü bilgilerine ulaştım” dedi.

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Diğer, Tarih

Reklamlar: Beyne Nasıl Fısıldıyor?

28 Mayıs 2011 1 yorum

https://i0.wp.com/www.psisikarastirmalar.com/sites/default/files/resimler/reklambebek.jpg

”Eğer ben sizi diş macunu A ve B arasında seçmeniz için ikna edersem çok fazla bir şey kaybetmezsiniz. Ama A ve B devlet başkanları seçimi için ikna etsem, sonuçlar çok daha derin olur”

İlgi çeken bir TV reklamı izlediğimizde ne olur? Beynin elektrik frekansları üzerinde EEG (elektroansefalografi-beynin belirli alanları arasındaki elektrik potansiyeli farklarını kaydeden cihaz) kullanarak çalışan araştırmacılara göre, konsantrasyon artmasının gerçekleştiği bazı beyin dalgaları bir konuya gösterilen ilginin artmasıyla daha aktif hale gelir. Uyarıların daha az ilgi gerektirdiği beyin dalgaları ise durgunlaşır.

Daha fazlasını oku…

Kategoriler:Diğer